Ah Bağdat, Bağdat!..
Günün mü, ömrün mü, bahtın mı kara?..
Aldın, can evinden binlerce yara!.
Canlar dayanır mı bu âh u zâra?
Bu devrân ağlar mı, güler mi Bağdat?!..
Musul’dan, Kerkük’ten öz sesim gelir.
Necef’ten, esrârlı nefesim gelir.
Sende dil açmağa hevesim gelir;
Anasız bir kuzu, meler mi Bağdat?!..
Ateş mi yağıyor, ahir zaman mı?
Kerbela toprağı sızlayan kan mı?
Peygamber evladı yaslı reyhan mı?!..
Al al goncaların, solar mı Bağdat?!..
Dert, dertleri sarmış, od evi, barkı;
Masum bakışlarda endişe, korku!..
Ne zaman dağılır, bu zulmün çarkı?
Bu hüzün, mermeri, deler mi Bağdat?!..
Bir ince ağıttır bu can pazarı;
Kara kışa döndü, gönül baharı...
Neyledin o eşsiz cennet diyârı?!
Eller, gül balanı beler mi Bağdat?!..
Bu kopan fırtına, o kumdan bulut;
Ebabil taşında, kırık bir umut!..
Kan rengine döndü ateşle, barut;
Çilen, bir cihâdı biler mi Bağdat?!..
---------------------------------------------------------------------------
Allah Diyor...
Bir sevdânın ocağında;
Dilim Allah Allah diyor!..
Kalbin vuslât durağında;
Hâlım Allah Allah diyor!..
Kim anlar ki bu şaşkını?
Cana kurmuş aşk çarkını!..
Çağladıkça gül aşkını;
Selim Allah Allah diyor!..
Garip kulum çok acım var;
Kim sorar ki ne sancım var?!..
Mevsim mevsim, diyâr diyâr;
Gülüm Allah Allah diyor!..
Hasret doldu aşk sarayım;
İnler durur yanık nayım!..
Bir ömürdür günüm, ayım;
Yılım Allah Allah diyor!..
Bende rüyâ, bende gerçek;
Takvâ ister kutsal emek!..
Seçtim, aldım çiçek çiçek;
Balım Allah Allah diyor!..
Yerler gökler dağlar, taşlar;
Hakk’tan yana döner işler!..
Ey sonsuza uçan kuşlar;
Yolum Allah Allah diyor!..
--------------------------------------------------------------------------
Aşk Ocağında
Aynam düştü bu devrâna;
Umut doğdu garip cana!..
Bir âlemi açtın bana;
Öz canımı sır eyledin!..
Resûl’üne, berât verdin;
Selam verdin, salat verdin!..
Mi’râç sundun, vuslât verdin;
Gül kokulu yâr eyledin!..
Can yeşerdi izden ize;
Hızır İlyas geldi söze!..
Sevgi sundun özden öze;
Bu aşk ile nûr eyledin!..
Hayran oldum bu nizâma;
Gönül girdi ihtimama!..
Lâyık mıyım bu ikrâma?
Ezel ebet var eyledin!..
Hâl içinde sordum dünü;
Göz yaşımla sardım günü!..
Hayra dönsün işin sonu;
Bin derdimi bir eyledin!..
Seher senin, akşam senin;
Menzil, mâna, merâm senin!..
Zaman, mekân, makam senin;
Bir gönülde yer eyledin!..
--------------------------------------------------------------
Bir Gönül Yap
Ey bir güle bağlı gönül,
Aşk oduyla dağlı gönül;
Hâle n’oldu halvet ile,
Söz dokudun hikmet ile!..
Ey ney gibi dağlı gönül;
Gün solmasın gaflet ile!..
Öz dolmasın nefret ile,
Bir gönül yap himmet ile!..
Kaç çileden geçip geldin?
Hayrı şerden seçip geldin!..
Kuş misâli uçup geldin;
Âb-ı hayat içip geldin!..
Ey gül yüzü bağlı gönül,
İçi dışı dağlı gönül!..
Derde düştün zahmet ile;
Kulluk eyle gayret ile!..
Ey aşk ile bağlı gönül,
Aç esrârı hayret ile!..
Sevgi yoğur rahmet ile,
Gir menzile vâhdet ile!..
Bakma dünya varlığına;
Düşme gönül darlığına;
Gel imânın birliğine;
Sarıl Hakk’ın dirliğine!..
-------------------------------------------------------------
Bir Vecdin Sonunda
Kim anlar, kim açar can esrârını?
Kim duyar, bu aşkın intizârını?..
Okuyup bir ömrün, son kararını;
Yol aldım bir sonsuz bahara böyle!..
Ölmeden ölmeyen bu sırrı bilmez;
Hilkâtin elinde öz söze gelmez!..
Bir gönül yapmadan, bir gönül olmaz;
Ben nasıl giderim, bir yâra böyle?..
Marifet, hakîkat bir özge hâldir;
Bildiğin bilmemek zûldür, vebâldir!..
Emanet, sırtımda çözmek muhâldir!..
Yüklendim diyârdan diyâra böyle!..
Toprakla yoğruldum, nûr ile oldum;
İbretle sınandım damladım, doldum!..
Tefekkür mülkünde, ben beni buldum;
Donandım, bir ince efkâra böyle!..
Aşkımla büyüdü bu ahde vefâ;
Bir ömre sığmadı bu şevk, o safâ!..
İçimi oydukça çektiğim cefâ;
Naklettim yükümü, pazara böyle!..
Çarkında beş vakit öğünür günüm;
Yarınım doldukça, boşalır dünüm!..
Yâ Rab, kerem eyle açılsın önüm;
Yazıldım hükm olan karara böyle!..
------------------------------------------------------------------
Gönül ile
Tahtın mı var, tacın mı var;
Gizli, açık suçun mu var?..
Ecel ile göçün mü var;
Niye böyle daldın gönül?..
Var’ı varda derk eyledin;
Her kaygıyı terk eyledin!..
Bir imânı berk eyledin;
Bu deryâya saldın gönül!..
Tefekkür et, bu sırrı aç;
Söz incini âleme saç!..
Nice canlar sana muhtaç;
Dost elini aldın gönül!..
Hakk’tan geldi bu yanık ses;
Hak uğruna derdin nefes!..
Güle dönsün her bir heves;
Hâl erişti oldun gönül!..
Fıtrâtımı sende seçtim;
İz’ânımı sende geçtim!..
Bir derdim var sana açtım;
Bu dert ile doldun gönül!..
Umudum ol yetem yâra;
Hasret oydu içim yara!..
Dağlar gelsin ardın sıra;
Canı canda buldun gönül!..
--------------------------------------------------------
Güldür Ölüm
Gönül ile gül çağında;
Gonca tutmuş daldır ölüm!..
Kevser akan dost bağında;
Dosta açan güldür ölüm!.
Can neylesin haset, gurur?
Aşkla erir cümle kusur!..
Kul olana sonsuz huzur;
Olmayana zûldür ölüm!.
Bir umuttur arş burcunda;
Her soluğun, baş ucunda!..
İhrâm giymiş nûr içinde;
Hâlden doğan hâldir ölüm!..
Hani dünya benim diyen;
Taht devirip, taçlar giyen?..
Bazen gizli, bazen ayan;
Bir esrârlı yoldur ölüm!..
Gâh sevinçtir, gâh da hüzün;
Bir dost için bayram, düğün!..
Gafillere, zorlu bir gün;
Alev alev seldir ölüm!..
Ömür işler ölüm bilen;
Ölüm arar ömür bulan!..
Her bir nefsi sorup gelen;
Gündür, aydır, yıldır ölüm!..