Arz-ı Hâl
Gecenin bir saatinde
Eşiğine varan bendim
Kuşlar yuvada, kurt inde
Karanlığı yaran bendim
Sabahları erken erken
Yürek hasretle yanarken
Firkatin bahçelerinden
Vuslat gülü deren bendim
Bendim semada dolanan
Bendim oraya ney çalan
Parmakların uçlarından
Nuru alıp veren bendim
Hayır! Hiçbiri değildim
Hepsi benim hayallerim...
Dolaşarak iklim iklim
Doğru yolu soran bendim
Seni buldum şahım seni
Tut elinden üftâdeni
Koma karanlıkta beni
Mevlana! Aman efendim
------------------------------------------------------------------
Bayrak Merasiminde
"Hazırol!" emri... Selam... Sonra yürekler çarpar;
Genç göğüsler kabarır, ruhları kaplar da bahar.
Şafak üstünde gülerken güzelim "nazlı hilal"
Yükselir bir heyecan dalgası... yüzler al al
"Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır parlayacak,
O benimdir, o benim milletimdir ancak!"
Her çocuk bir koca arslan "o benimdir!" derken,
Ona can vermeğe hazır bir işaret etsen'
Her yürek aşkına tutkundur ezelden ebede:
Şu küçük yavru, bu genç kız, o beyaz saçlı dede.
Onun aşkıyla erir kalbleri örten kara yas;
Bu kızıl gül dedemizden, atamızdan miras.
Ona gül rengini vermiş dökülen kanlarımız:
Sönmesin, ey yüce Tanrım, budur ancak varımız!
-------------------------------------------------------------------------------
Bir Çocuk Vardı
Yıllar yıllar öncesi..
Bir tatlı çocuk vardı:
Bülbül sesiydi sesi,
Gülüşleri bahardı!
Ümitti, emeldi o
Her şeyden güzeldi o
Dünyaya bedeldi o
Ve dünya ona dardı!
Derken bir koca dünya parçalandı birden
Dağılıverdi ortalığa
Yalandan dünyacıklar
Ortaklık darmaduman
Ortalık perperişan
Ortalık kırık dökük, yamru yumru, düğüm düğüm..
Nerde benim tatlı küçüğüm?
Hangi yalandan dünyada kaldı,
Hangi yalancı rüyaya daldı?..
Ağustos 1979
----------------------------------------------------------------------
Duyuşlar
I
Yolda yuvarlanan bir taş
Karşıki yapıya doğru.
Ne taşıdır?... Anlamak zor .!
Hiç Anadolu kokmuyor.
Bu taş benim taşım değil
Önümde tabak tabak aş,
Bardakta renkli renkli su,
Kim pişirmiş, Kim kotarmış?
İçinde acep ne varmış?...
Bu aş benim aşım değil !
Bazı gözlerden akar yaş,
Benimsiyemem doğrusu!
Belli yürekten akmıyor,
Benim içimi yakmıyor...
Bu yaş benim yaşım değil
II
Tövbe ! Yanılmışım meğer
Üstünde izim, serteser.
Çocuğum, sen postunu ser
Bu yer Türk'ün öz vatanı.
Atalarım, kapısını
Açmış, yapmış yapısını,
Mühürlemiş tapusunu .
Bu yer Türk'ün öz vatanı
Kanla çizilmiştir sınır
Uzanan eli hemen kır!
Hak, hakikin yardımcısıdır.
Bu yer Türk'ün öz vatanı
------------------------------------------------------------------------------------
Erzurum
Senden ayrı, gurbet elde yıllardır,
Hasretini çekip durdum Erzurum.
Bir damla suyunda bin şifa vardır,
Ana yurdum, baba yurdum Erzurum.
Zorlu dedelerim kükrer sesinde,
Ninemin gülüşü, güler sesinde,
Tarihimin karanlık devresinde,
Hançerdin düşmana, vurdun Erzurum.
Gönülde sevgisin, damarda kansın,
Çileli, fedakâr, aziz vatansın,
Cümle güzel şehirlere sultansın,
Tahtını kalbime kurdun Erzurum.
-----------------------------------------------------------------------
Gel Bahar
Gel bahar, erit bu yolun karını,
Geçen seneleri anmayalım hiç
Dinle bülbüllerin şarkılarını
Güllerin kıpkızıl şarabını iç.
Bu dünya bir büyük meyhanedir, gel!
Gel bahar, gel bahar, yakınlarda gül!
Denize renginden armağan bırak
Ufuklarda gezin, semaya süzül
Sonra yavaş yavaş in, içime ak!
Gönlüm hasretinle divanedir, gel!