Ağlasın
Ağlasın, ağlasın hem, hüngür hüngür ağlasın
Bu dahî yetmez, semâ gümbür gümbür ağlasın
İnsan ahmaklığına, yer gök ona ağlasın
Varsa bir ağlanacak gün, bugündür... Ağlasın!
Bilmem, bilir misiniz siz de; ağlamak nedir
Taşları yürek yapıp Yâre bağlamak nedir
Ey, ben bilirim diyen. Sus, geri al sözünü
Çağlayanlar bilir mi sanki çağlamak nedir?
------------------------------------------------------------------------
Aklanmaca
Beşiğe bir bebek düşmeyegörsün
Bir yer buluyorlar hayat çarkında
Hele bir teklesin, hele ki dursun,
Hafakan basıyor daha kırkında
Sahte bir felsefe hançerelerde
Herkes birbirine hayâl zerkinde
Velâkin aktörler pencerelerde
Yanlış çıkışlardan sahne terkinde
Uyuyorlar; ölü! Uyanıyorlar,
Pembe rüyâları boşa çıkanda
Durup düşünmüyor, uslanmıyorlar,
Canlar paslanıyor ceset parkında
Korkuyor, ürküyor, saklanıyorlar,
Diyorlar; 'demeyin ölüm, sakın hâ'
'Çok yaşa' denirse aklanıyorlar
Ne biliyorlarsa ölüm hakkında!
Kaç kişi bilirse durmadan dönen
Bir küre üstünde bulunduğunu,
Kaç kişi bilirse mütemâdiyen
Kalbinin attığı, soluduğunu
Sen ister uzak ol, ister yakında,
Senin de o kadar kişi farkında
------------------------------------------------------------------
Aşk Benim Gönlümdeki
Aşk, benim gönlümdeki
Sevgi güç; ömrümdeki
Ben, aşka dokunmuşum
Kaşların, gözlerin,
Saçın ne ki?
Sevdâ imiş gözlerimin ışığı
Kalbimi bilmişim sevgi kaşığı
Can mı?
Belki bir damla su engin denizde,
Veyâ rüzgârda salınan buğday başağı
Ammâ,
İlgilendirmemiş hiçbir âşığı...
Kanat, umutsuz hülyânın,
Sanat, görgüsüz dünyânın
Dostlar uyanın uyanın
Bu, sonu pembe rüyânın:
Size Cennet'i anlatmadım
Koklatmadım rengârenk çiçekleri
Biliyorum çokları küskün bana
Ama tatmadım mısrâlarımda Lâle Devri'ni
Frensiz bir trendeyim,
Durağım yok.
Neyleyim
------------------------------------------------------------------------
Gözlerinde
Yüreğim Cehennem, gözlerim suspus
Aşk böyle bir şey mi, bilemiyorum
Ben denen kafeste, kim, niye mahpus,
Neden gözlerinle gülemiyorum?
Kendimi örüyor solum, sağıma
Mühür vuruyorlar gönül bağıma
Âsumân ağlıyor yalnızlığıma
Senden başka bir şey dilemiyorum
Kalmadı kırmızım, yeşilim, sarım,
Bir yanıma düşman şimdi bir yarım
Ne elim var benim, ne parmaklarım;
Uzanıp yaşını silemiyorum
Gökyüzünde hicret, dallar secdede,
Sırılsıklamım ben bir bilmecede;
Aşka koşuyorsa her şey sence de,
Neden çıkıp sana gelemiyorum?
Hasret bırakmıyor taş üstünde taş,
Bitmiyor bu sessiz, bu sensiz savaş,
Her gün vuruluyor, ben, yavaş yavaş,
Ama gözlerinde ölemiyorum...
-----------------------------------------------------------------------
Neyine Güzelim
Neyine güzelim, senin neyine
Uykusuz geceler hep benim oldu
Sen gözünü kapa, uyu sevdâya
Kurgusuz heceler hep beni böldü
Aşkı düşüneceğim
Hem, kara kara
O aşk ki;
Hani verildi de koca dağlara,
Dağlar almadı
Dağların yüzü kara!
Neyine güzelim, senin neyine
Efkâr yakışmıyor senin beynine
Uyan sen Cennete, uyu köyüne
Zebâniler beni, hep beni aldı
Varlığı düşüneceğim
Sonsuzluk içinde katre değilken
Hayat veren dağlara
Gülüm, sen rüyânda yokluğu ara
İnsanlara,
Nasıl yakışmış ölüm...
Sağların yüzü kara!
Neyine güzelim, senin neyine
Uykusuz geceler hep benim oldu
Gül bahçelerinden gül derdim sana
Derdim, inanmazdın; dert benim oldu
---------------------------------------------------------------------
Son Saniye
Bir tek dalga gelecek surları devirmeye
Cımbızla çekecekler incitmeden, kırmadan
Tek kıvılcım yetecek defterleri dürmeye
Köslere vuracaklar dinlenmeden, durmadan
Bir alçak koşturunca saklanacak yer diye
Bir kapı çalınınca: 'Emâneti ver' diye
Münâdi ünleyince; 'sâhibi ister' diye
Rakkaslar duracaklar son saati vurmadan
Ahâli kazma kürek ne varsa ellerinde
Doğmamış yürek için siper kazmışsa yere
Üç aynada tek akis birleşmişse bir kere
Dört unsur barıştılar hiç kimseye sormadan...
Bilmiyorlar; benimle geliyor kendileri
Benim de, onların da bu son ikindileri
Kimse secde etmedi ben gittiğimden beri
Bizi çağırıyorlar bizlere aldırmadan